TURKEY-CHAT

Информация о пользователе

Привет, Гость! Войдите или зарегистрируйтесь.


Вы здесь » TURKEY-CHAT » Что такое любовь?(Ashk nedir?) » Что такое любовь?(Ask Nedir?)


Что такое любовь?(Ask Nedir?)

Сообщений 1 страница 56 из 56

1

AşK Nedir ?

Aşk Nedir ?
Aşk, durma yoksa seni öldürürüm lafini duymaktir. Şehvettir.

Aşk, evinizdeki her seyin yerinin degistirilmesini kabullenmektir. Teslimiyettir.

Aşk, sevgilinizin ne oldugunu bütün çiplakligiyla görmektir. Gerçektir.

Aşk, saatin kaç oldugunu bilip aldirmamaktir. Nesedir.

Aşk, sizi kucaklayan kollarin, gittikçe daha çok sarilmasidir.Mutluluktur.

Aşk, gecenin bir vaktinde sen uyu, benim gitmem gerek dediginizde,uyanik kalip seni biraz daha görmeyi tercih ederim cevabini almaktir. Sicakliktir.

Aşk, tanidiginizi zannettiginiz insanin yeni yanlarini kesfetmektir. Tazeliktir.

Aşk, uyandiginizda rüyanizi yaninizda bulmanizdir. Düslerin gerçek olmasidir.

Aşk, kocaman yatagin üçte birine sikismaktir. Yakinliktir.

Aşk, evin anahtarkidan bir kopya daha yaptirmaktir. Güvendir.yatagin üçte birine sikismaktir. Yakinliktir.

Aşk, evin anahtarkidan bir kopya daha yaptirmaktir. Güvendir.

Aşk, hosçakal dedikten sonra tekrar karsilasacagini bilmektir.Kaderdir.

Aşk, gerindiginde sizlayan vücut lafinin anlamini bilmektir. Derstir.

Aşk, ecza dolabini açtiginda, dismacunu kapagini kapatilmamis bulmaktir. Uyumdur.

Aşk, hosçakal dedikten sonra tekrar karsilasacagini bilmektir.Kaderdir.

Aşk, gerindiginde sizlayan vücut lafinin anlamini bilmektir. Derstir.

Aşk, ecza dolabini açtiginda, dismacunu kapagini kapatilmamis bulmaktir. Uyumdur.

Aşk, pencereden disariya baktiginda kiminle oldugunu hatirlamaktir. Düsüncedir.

Aşk, rüzgarin agaçlarin arasinda dolasirken çikardigi sesi dinleyip sevgilisinin yaninda olmadigina hayiflanmaktir.Yalnizliktir.

Aşk, asla anlatilmayacak hikayelerdir.

Aşk, delicesine flört ederken yanindakinin hiçbir sey yapmama hakkini teslim etmektir. Saygidir.

Aşk, zaaflariniz oldugunu ortaya çikarir. Kabullenmektir.

Aşk, simdi zamani degil diye beklemeyi bilmektir. Sabirdir.

Aşk, saçlarda baslayip topuklarda biten bir gezintidir. Kesiftir

Aşk, Seviselim demeden sevismek, yanindakinin ne istedigini bilmektir.Anlasmaktir.

Aşk, baglandigini sandiginda, karsindakine hayir deme sansini tanimaktir.Inceliktir.

Aşk, korumaktir. Sorumluluktur

0

2

    Это когда у тебя “вырастают крылья”, мир расцветает вокруг тебя, краски становятся ярче и оживают. Если ты до влюблённости иногда впадал в уныние, то теперешний – ЛЮБЯЩИЙ – ты всегда улыбаешься и даришь своё тепло другим. Ты счастлив, что живёшь. Только СЕЙЧАС ты понял простую истину: как хорошо, что ты живёшь!!!
      Мир только для тебя… любящего… ты в эйфории счастья. А ещё… мир… для неё – твоей избранницы, которая вдохнула жизнь в тебя, и твоё сердце забилось быстрее… ты… ОЖИЛ…
     И кажется, что так будет ВЕЧНО!!!
    Ты хочешь запомнить эти мелодии любви – свою улыбку, такую, казалось, нелепую, но СЧАСТЛИВУЮ, запахи цветов - хотя на улице ЗИМА. Солнце на её лице -  хотя идёт ДОЖДЬ!!!
   Эти все мгновения ЖИВОЙ жизни… такой осмысленной и радостной.

   - Любимая, - говоришь ты, - я хочу подарить тебе самое дорогое, что у меня есть – МОЮ ЛЮБОВЬ К ТЕБЕ!!! Я очень-очень хочу, чтобы твои глаза всегда оставались такими, как сейчас – счастливыми и искрящимися от любви; я хочу, чтобы ты никогда не знала грусти, всегда оставалась радостной и весёлой.
   Ты – моя жизнь, ты – мой солнечный лучик, который вдыхает свет в мою душу, ты – ручеёк нежности и тепла, ты – воздух, т.к. чиста и свежа, ты – моё небо, я утопаю в любви к тебе. 
   Я обожаю твой обволакивающий и таинственный голос, я восторгаюсь твоей улыбкой. Когда ты улыбаешься, кажется, даже птицы замолкают, чтобы полюбоваться тобой.
   Как ты умудряешься сочетать в себе игривость, недоступность и вседозволенность одновременно? Это большая загадка…
   Да, что там говорить…
   Ты… как сама природа: то удивишь ласковым солнцем, как лето, то мудростью и теплотой, как листья осени, то чистотой и простотой зимы, то, искренностью и свежестью, как сама весна. И ЭТО всё ты. Такая разная и загадочная...
Я ПРОСТО ОЧЕНЬ ТЕБЯ ЛЮБЛЮ!!!

0

3

Herkez Aşık olabilir fakat Herkez Aşık olduğuna Sadık Olmaz.

Ben Seni Sevdim ben Sana Hasret kaldım ben Sana yetim kaldım Ama Ben hep Seni Sevdim Aşkım…

Kalbimin en ince damarlarında hissediyorum seni bebeğim

Aşkımı Anlatsamö haykırsam Dünyaya, Dünya Yine Dönecek umarsızca, Beni Sadece Sen Duy Sen Anla Bebeğim.

Aşkı Gözlerine Bakarak Yaşamak Sözlerine Bakarak Hayata Adım Atmak isterim Aşkım.

Ben Seni uzun Gecelerde Sabahlarken ismini Duvarşara Yazarak Sevdim Aşkım.

Bir Ve tek Sözümsün Sen benim Hayataki Tek Gözümsün Seviyorum Seni Bebeğim Sen Benim özümsün.

Aşkı Sana Dair Şarkılarda Arıyorum Ama Hiç bir Şarkı Seni Anlatamıyor Bana Sen Kelimelerle Anlatılamayan insansın..

Nefes Aldığım her Zaman isminle hayata Başlıyacağım Aşkım resmine bakıp dua edicem bebeğim.

Şimdi Seni Düşünüyorum Gülüşünü gözlerini ve bana Aşkım deyişini.

Ben Aşkı uzaklarda Değil bebeğim Senin Gözlerinde Aradım Ellerinde Hissettim Nefesinde Farkına Vardım.

Çıkar Beni Dipsiz Kuyuların Karanlık Sessizliğinden Kalbinle ışık Ver hayatıma gözlerinle heyecan ver damarlarıma Aşkım.

Seninleyken Kısa Süreli Zamanlarımızda uzun ömürlü Anılara imza Atıyorum bebeğim.

Benim için Hayat Sen, Nefes Sensin bebeğim.

Aşkın nedemek olduğunu bilen tek insansın seni bu yüzden seviyorum

Aşk Seninle Yaşanacak Kadar Güzel Sensiz Yaşanmayacak kadar iLLet bir Acı ve tutku.

Eğer Dünyada Aşk Olmasaydı Kimsede Acıma Vicdan Duygusu Olmazdı.

Bir gülüşüne Bu Hayatımı fedaa Ederim Klasik Lafların Tek Kralıyım.

Odalarımdaki Sessiz ve Boş Duyguların Adamı Oldum, Seninle Hayat Buldum Ve Sensiz yeniden Odamda işe yaramaz Oldum.

Gel Bu Hayata Birlikte Gülelim hayat Bile Kıskansın Aşkımızı inadına güLeLim hayata Belki ozaman anLar Acıların içinde Gülmeyi..

Sen Zaten Artık içimde bir Alevsin Kalbimde Merkezsin beynimdeki Düşüncelersin Nefesimdeki Ses’sin, Sen benim içimdeki BEN’sin Aşkım.

Terk Edilmiş Sohbaharların Duygusuz Kalmış Veysimlerin Adamıyım bana Yaz Yaşatmak iStermisin Bebeğim?

Gülsün Yüzün üzülmesin Sıcak kalsın Ellerin titremesin bana baksın gözlerin Gülsün Yada Ağlasın Ama Sadece Bana Baksın Aşkım..

Bensiz Gitme Uzaklara ben Seni gecelerin Koynunda Unutmadım Seni Severek Yaşadım Seni Bekliyorum Hayatım.

Sen Benim Aşk Oyunum Değil Hayatımdaki En Büyük Oyunsun Bebeğim, Sen OLmazsan ben Olamam Bu hayat oyununda Sevgilim.

Sana Vereceğim tek Emanet kalbim kaldı ister Vur ister Parçala ister sakla ben Seni Seviyorum bunu unutma.

Aşk Gözlerinde Cenneti Yaşamak Aşk Sözlerinde hayata tutunmak ve Aşk Ellerinde Kalbimin Bir Serçe Canı iLe yaşaması.

Ben kalbimi Sana Sende Ellerini bana Ver Aşkım Hayat Kısa Sanada banada Kalmaz Bu dünya.

Sen Kısa hayatımın öz Aşkısın Sen Sözlerimdeki Tek Canlısın Aşkım..

Seninle Olan Dünyayı Ve Seninle yaşanacak Hayatı Sevdim Sensiz Neyleyim Söyle Bebeğim?

Herzaman Senin hayalinle girdim Yatağa Senin Adınla Uyandım Her Sabaha Sen hayatsın benim için unutma.

Tut Elimden Aşkım Cesaretin Varmı Bakalım öLüm benim diğer adım..

Sen Sadece Sözlerimde Değil Hayatımda ve bedenimde yaşattığım iLahımsın..

0

4

» Aşk Dedikleri… » »

Aşk; en yalın biçimde anlatılan tek kavramdır o, adı kendisidir zaten. Onu anlatmak için sonu gelmez cümleler kurmanıza gerek yoktur, “Aşık oldum” dediğiniz an akan sular durur, küçücük çocuk bile sizi rahatlıkla anlayabilir, çünkü aşkın dili tektir.

Aşk cesaret ister, kocaman bir yürek ister.

Nedir bu aşk denilen şey, elle tutulmaz gözle görülmez bir
şeyse nedir bu yaşanan somut acılar,güzellikler?

Aşk hayata karşı işlenilen en doğru suç ortaklığıdır, Aşk hayatın
tekdüzeliğine, bütün sıradanlığına en soylubaşkaldırıdır. Ondan korkup kaçmak hiç kimseye yakışmaz. Ve elbette Aşkı suçlamak, yargılamak, karalamak inkar etmek de asla yakışık olmaz

Aşk hayatın bize hazırladığı en güzel sürprizdir, bu yüzden de kalpleri ne zaman ele geçireceği hiç belli değildir. Daha ne
olduğunu bile anlayamadan onun hükümdarlığına giriverirsiniz.

Aşkın zamanını biz ayarlayabilseydik eğer ve kime neden aşık olduğumuzu anlayabilseydik,aşkın sırrını da çözerdik herhalde. Ama o zaman da aşkın insanı alıp götüren büyüsü tamamen kaybolurdu. Aşk hayata karşı işlenen en güzel ve en doğru suç ortakIığıdır, aşk hayatın bütün tekdüzeliğine, bütün sıradanIığına en soylu başkaldırıdır. Ondan korkup kaçmak hiç kimseye yakışmaz. Ve elbette yasanılan aşkı suçlamak ,yargılamak, karalamak, inkar etmek de aşka yakışık kalmaz. Bu önce haksızlık, kendinize saygısızlık olur. İnsan sonuna kadar savunmalı aşkını, karşılık görmesede, acı çekeceğini hissetsede, yarın terkedileceğini bilsede, ailesini karşısına alacağını bilsede taviz vermemeli aşkından, “Seni Seviyorum” diyebilmeli göğsünü gere gere. Aşk iste o zaman aşktır. Ve bunun dogrusu yanlışı yoktur, zaten aşkın kendisi doğrudur, kime karşı duyuluyorsa bu aşk, doğru insanda işteodur. Aşkın zamanı yoktur, hep hazırlıksız yakalar insanı. Evli olmanız, sevgilinizin olması, bir ayrılığın taze yaralarını kurutmaya calışmanız,bağlılıktan korkmanız, ailenizden çekinmeniz, hatta sevilenin hapse girmesi bile onun hiç mi hiç umrunda değildir. İşte aşk bütün bunlara tek başınıza karşı gelebilme yurekliliğidir, belkide yeni hayata geçebilme yolu…

Aşkın ne zaman gelebileceği belli olmadığı gibi, ne zaman gideceği de hiç belli değildir. Fazla vakti yoktur onun, uzun süre beklemeye ve bekletilmeye tahammülü de yoktur. Bir başka göze bakmaya, bir başka tene dokunmaya başlaması o kadar da zor değildir…Aşktan değil, onun kaçmasından korkun ve doğruluğuna yanlışlığına bakmadan sonuna kadar savun aşkını. Biliyor musunuz , hayat zaten kocaman bir yalan, bu kadar sahteligin içinde gerçek ve doğru olan tek guzellik AŞK.!!. Lütfen ona haksızlık etmeyin ..

Aşkına sana aşık olana sahip çık ve onu kaybetme
“SENİ SEVİYORUM” Demek İçin Geç Kalma ; Sevgiyle Kal …

0

5

Hiç hesapta yoktu gidişin….Hesapta yoktu gidişin
Hiç düşünmemiştim bunu
Senli günlerin, özelliğini ve güzelliğini yaşıyordum sadece
Oysa ki, ben hep kaçamaklarını beklerdim senin.
Dört gözle yolunu gözlerdim.
Her buluşmamızda sımsıkı sarılır, göz göze gelirdik
Ansızın birleşiverirdi dudaklarımız…

…… Hiç hesapta yoktu gidişin!

Çıldırdım sen gidince…
Ağladım her gün her gece
Dayanmazdı yüreğim gidişine…
Ama gittin;
Belki dönersin diye, hep bir umut besledim içimde.
Gelmezsen zaten ölürüm bu bekleyişte.
Gelmedin…

Senli günleri düşünüyorum…
İlk el ele tutuştuğumuz anı..,
Sımsıkı sarılır göz göze gelirdik.
Sözler verir, yeminler eder,hayaller kurardık.
Her şeyi, kendimiz kuracaktık.. Hayatımızı;
Ayrılmamız için sebep aramazdık..
Arasak da zaten bulamazdık
Hiç bir güç koparamazdı bizi.
O anda masumca birleşirdi dudaklarımız…
Titrerdi bedenimiz.

Onları düşündükçe kendimi avuttum, kendimi kandırdım..
Belki bir gün dönersin diye içimde hep bir umut sakladım.
Özlemimi az da olsa gidersin diye, resmini odama astım..

…… Hiç hesapta yoktu gidişin!

Şimdi tek başıma, yalnızım.
Gözlerimde yaş, çaresizce düşüncelere daldım.
Düşündükçe ağarttım saçlarımı..
Ah be bir tanem ben sana yazdım bu satılarımı
İşte bu da son satırım….

…… Hiç hesapta yoktu gidişin!

0

6

Bunca yıl yaşamışsın hayattan payına düşeni almışsın Dönen bu çarkların arasındaki görevini yerine getirmeye çalışmışsın Mutlaka sevmişsin sevilmişsin Dostların arkadaşların vardır Hatta seviyorum sandığın bir sevgilin vardır Belki bankada dünyayı satın alacak kadar yüklü bir hesabın Belki de cebinde sadece nefes alacak kadar yeterli bir paran vardır Fakat zaman zaman sorarsın kendine böyle mi olmalıydı diye Öyle anların olur ki niçin yaşadığını bilmezsin Her şey anlamsız gelir Yüksek dağlara te pelere çıkıp haykırmak istersin Belki duyurabilirsin sesini birilerine Ne çare Deli diyecek en yakın dostların bile Ve Neden niçin nereye kaçacağını bilmediğin için o diyarları terk edemezsin Çok şükür yaşıyorum dersin Hayatın sana sunduğunu kabul edersin Lakin beyninin en kuytu köşelerinde hep bir soru işareti olmuştur Yüreğinin en derin yerinde hep bir ateş yanmıştır Bir yanın hep eksik kalmıştır Yanılıyor muyum Bazen bir sahilde dalgalarla konuşursun ve farkında olmadan öfkeyle denize taş atarsın sanki yılların içinde biriktirdiğini boşaltır gibi Bazen de pencerene konan bir güvercinle dertleşirsin Sonra bir gün gelir sanki masallardaki gibi sanki filmlerdeki gibi aniden bir peri tarafından büyülenirsin Bir asır çözemediğin harflerini birleştiremediğin bulmacayı çözersin Hayatın bir sır perdesi gibi bir anda açılır Niçin gülerken ağladığını Yüreğini sıkıştıran o ağır taşın nereden geldiğini En mutlu anlarında bile neden kalbinin hiç çarpmadığını Çevrende yüzlerce insan varken neden senin kendi içinde yalnız olduğunu Yıldızların parlaklığının niçin gözlerini kamaştırmadığını Güneşin niçin seni ısıtmadığını anlarsın Birden hiç ağlamadığın kadar ağlarsın Belki de kabullenmek istemezsin yıllarının bir odun parçası gibi çağlayana atıldığını Hayat çeşmesinden içiyorum sandığın suyun hazan çeşmesinden aktığını görürsün Bunca yıl alıp verdiğin nefeslerin boşa olduğunu ve aslında yaşamadığını anlarsın Eksik kalan bir yanın var ya İşte O eksiktir Her şeyin olmuştur belki Ama O yoktur Belki benimde her şeyim oldu ama Sen yoktun Uyandım bu bitmez uykudan Anladım Sen yoksun Biliyorum Sen eksiksin Yaşamaya değer Sen Uğrunda ölümü göze alabileceğim Sen Saçının bir teline tüm günahları hiçe sayabileceğim Sen Bir bakışına bütün yasakları ezip geçebileceğim Sen İnsan herkesi her şeyi sevebilir Güzel bir kalbi seversin bir çiçeği seversin baharı güneşi yıldızları çocukları seversin Hatta çok seversin Ama Aşk var ya dostum Aşk başkadır Eğer yüreğindeki boşluğun Aşk olduğuna inanıyorsan Ve Bulduysan O insanı O aşkı Kafandaki o sevgiyi o mutlulugu sorunun cevabı O kişi ise Kaçırma Onu sonra çok geç olabilir Ne kadar yaşayabileceğini biliyor musun o kışı hep seni bekleyecek bıkmadan usanmadan ara bul onu o seni ölümüne sevdi hadi koş Sarıl Ona Son nefesin gibi

0

7

Yalın ayak bir ömrün çırılçıplak şubatında
zincirlere gerdiğin gökyüzümü, içine nefretini de katarak,
bilinmez diyarlardan esen yellerin
inilmez duraklarına götürdün

Oysa sana varmak içindi bütün şiirlerim
şairler yarışırdı yüreğimin sevda bahçelerinde
Sevmeyeceğini ve gelmeyeceğini bile bile
İnatla iki kaya arasında açmaya çalışan bir çiçek gibi,
hayalini ıslatacak yağmurları beklerdim...

Nereden bilirdim kurak mevsimlerin sürgünü olduğunu.

Sen, seni seviyorum
kelimesine en çok yakışan gözlerini benden kaçır yine.
Terk edilmişliğimi terk etmeyecek kaderimle,
hep terk ettiğim gururumun eseridir yıpranmışlığım

Gamzelerini sakladığın yere gizlemişim zaten ömrümü.

Her gelmeni bekleyişimde,
tebessümüne küsmüş bir mutluluk, nefesimi idam etsede
Saçlarında ışıldayan müebbetle, hapis olmuşluğumun avlusunda
sensizliğin voltasıyla avundum.

Bir kalbi fed edememenin mağlubiyetiyle
felçli dağların yaralı keklikleri gibi
Nereye kaçacağını bilmeden,
ölümün kollarına atlamaktı sensizlik...

Çırpınışlarımdaki sesiz yakarış,
sana varmamı engelleyen gözlerindeki kara kış
Ve o hep beklediğim tatlı bir bakış.

Ne olurdu sevsen, yepyeni bir ömürle
sana çağlardım nakış nakış...

0

8

Seni ne çok sevdim ben. Ne çok gözyaşı döktüm senin için. Geceleri sen yatağında meleklerin kanatlarıyla uçarken ben penceremin önünde senin rüyana girmek için dua ederdim. Bir bakışına, bir dudak kıvrımında titreşen gülüşüne ulaşmak için dünyanın bütün çiçeklerini önüne sererdim.

Şiirler, şarkılar, sevgiler içimde tutuşan bir ateş, onun yangınında senin için kül kesildim. Ağır hastalar geceyi zor geçirir. Sabahı bekler kırgın yürekler, hasta umutlar, yalnız ruhlar. Yalnızdı gecelerim. Hastaydı gecelerim. Kan kaybından giden bir yaralı gibi umarsızdı gecelerim. Bir uçurumun kenarına beni taşıyan karabasandı gecelerim. Adına yalnızlık dedim. Sensizlik dedim.. Sen beni bilmedin, beni tanımadın, beni sevmedin.. Bu bir ölümdü, bu bir fermandı .. Bıçak kesmez artık beni, ip asmaz, çeküller yüreğimi taşımaz. Yaşamak mümkün değil, yalnızlık karanlık kapılarıyla üstüme kapandı. Amansız acılar içindeyim.

Ey Sevdiğim.. Ben seni ne çok sevdim. Dünya bildi, bir sen bilmedin. Yalnızlığın diğer adı aşka karşılık almamaktır. Kaçılamayacak kadar yakın, tutulamayacak kadar uzak bir yerdesin.. Benim aşkıma yalnızlık kucak açtı. Senin yokluğuna dokundum, içim yandı. Odamın çıldırtan sessizliğinde sana seslendim. Yankısı döndü dolaştı, senin kapıların bana kapalı. Kendi sesim yine bana ulaştı. Anladım ki beni hiç duymayacaksın.

Sana sitem edemem. Sana kırılamam. Bir tek dileğim var senden, son bir tek isteğim. O da MUTLU OLMAN.

MUTLU OL SEVDİĞİM.. BİRİCİĞİM.. AŞKIM. NEREYE, KİME GİDERSEN GİT YETER Kİ SEN MUTLU OL.

0

9

Sana hiçbir şey söylemek istemiyorum. Bütün sözcükler yetersiz.. Hiçbir şey yazmak istemiyorum. Engin denizlerde kulaç attığım, üstüme gökkuşağını kuşandığım bu aşk yalanmış. Şimdi karanlık sularda boğuluyorum. Gökyüzü kurşun gibi ağır. Ne yana dönsem yalan. Gülüşler yalan, vaatler yalan..İnsanlar yalan. Ben seni mi sevdim..Senin gözlerinle mi baktım dünyaya.. senin ellerinle mi çiçek derledim.. sevinçti, aşktı göğsüme bastım. Kocaman bir yalanı seninle mi yaşadım?

Gözlerine baktığım zaman cennet bahçesine geçerdim.. Bir aldatmacaymış, kötü bir rüya.. Kötülüğün bile bir yüzü vardır, bir görünüşü.. ama en beteri buymuş.. bu aldatmaca. Bir masal olsaydın razıydım, bir şiir olsaydın, alır saklardım.Güzel bir yüz kalırdı senden geriye, hoş bir anı.. kimsenin dokunamıyacağı bir tarih. Ama hiçbir şey kalmadı.. Bir yokluğu varsaymışım. Bir HİÇ’e sarılmışım. Çölde serap bile değilsin. Serabın gizli ışığı vardır. Sen ışığı yutan karanlık.. bir kör kuyu.. Ben kör kuyularda kaynak suyu aramışım.

Nasıl olsa biterdi bu aşk. Ama unutulmaz bir hatıra, gençliğin en güzel anısı olarak kalsaydı.. Sen hiçbir şeyin değerini bilmedin. Kökün çürük, yaprağın kül, meyvan zehirmiş. Ben seni aşkın yerine koymuş aldanmışım. Kabahat sende değil, ben insan tanımamışım.

Sana karşı öfke duymuyorum, kırgın değilim, kızgın değilim.. Çünkü sen zaten yokmuşsun. Asıl kızılacak kişi benim.. Küçücük bir toz tanesini bir mücevher sanmışım. Senin ihanetin bana koymadı..Beni kahreden, beni yokeden, beni bin pişman eden tek şey.. bir aşk yaratmış tek başına yaşamışım. Sen zaten yokmuşsun ki.. senin neyine yanayım?

0

10

Sana baktığım zaman gözlerim kamaşıyor. İnce bir rüzgar esiyor saçlarının arasından, bütün denizler deviniyor .. binlerce güneş parlıyor gözbebeklerinde.. senin ışığın öyle parlak ki gökyüzündeki utancından eriyor

Sana dokunduğum zaman sudan geçer gibi ellerim, senin beyazlığınla arınıyor. Yüreğimin içinden ırmaklar akıyor. Sana dokunduğum zaman nefes alamıyorum, soluğum kesiliyor.Sana dokunduğum zaman boyut değiştiriyorum.. bütün renkler yenileniyor.

Bir masanın başında oturuyorsun, elinde çay bardağı… Diyelim ki çay içiyorsun. Senin oturduğun masa birden anlam kazanıyor. Çay daha lezzetli, masa daha sevimli, bulunduğun oda huzur veriyor.

Sen yürüdüğün zaman bastığın kuru toprakta çimen bitiyor, çevrende güller açıyor. Kuşlar havalanıyor sevinçle mavi gökyüzüne. Senin el sürdüğün yerden bereket fışkırıyor.

Ah sevgilim.. yüreğimin ateşi, başımın dumanlı yüce dağı, dinim kadar imanım kadar güvendiğim ey güzel insan.. seni kimse benim gözlerimle görmüyor. Sana sıradan biriymişsin gibi, yüzüne bile bakmadan bir söz söylüyor, cevabındaki gizemi fark etmiyor. Seninle kurulan cennet umurlarında değil.. Ama senin yüzüne bakıyorlar, onlara gülümsüyorsun, sana uzanıyorlar ses etmiyorsun. Verdiğin nimetin farkında değiller. Ben sana niçin onlarla berabersin diye hesap sormuyorum. Ama onlar senin değerini bilmiyorlar.

Bunun adı kıskançlıksa evet.. Seni kıskanıyorum.. Ama bu, sana layık olmayanların vurdumduymazlığından kaynaklanıyor. Kimse seni bulunduğun yerden bir santim aşağıda göremez, görmemeli.. İşte o zaman çıldırıyorum. Sana uzanan elleri kırmak, sana bakan gözlere mil çekmek istiyorum.

Sen burada, benim dünyamda, teksin, ulaşılmazsın. Sana ulaştığını sanan herkese lanet ediyorum. Çünkü onlar seni benim gözümle seni görmüyorlar.

0

11

Sen gittin.. Bir zifiri karanlık, bir zından yalnızlığı, ağır bir boşluk bıraktın geride. Gittin ve dönmeyeceksin bir daha. Haklısın gidişinde, bu aşkı bitirmekte haklısın. Tek söz söyleyemedim. Yüzüne bakamadım. Karşında ağlamadım. Eridim, tükendim, bittim. Sonsuzlukta bir insan nasıl olur.. sesi soluğu nasıl duyulur?

Elveda aşkım.. Elveda sevgilim. Sen kendini hiç böyle gereksiz, böyle değersiz, böyle yapayalnız hissettin mi? Ayrılık ölüm kadar acı ve soğuk.Aynalara bakıyorum. Aynada gördüğüm ben değilim. Gözlerim cehennem ateşi.. dudaklarım mühürlenmiş. Ellerim titriyor. Yüreğim kızgın demirlerle dağlandı. Yokluğunun bedeli çok ağır sevgilim.

Sevinçlerim, hayallerim, umutlarım, renkli dünyam elveda.. Elveda yaşamak.. Yaşamın anlamı elveda. Kimse farkında değil yokluğunun. Sensiz ne hallerde olduğumu kimse bilmiyor. Anlamıyor yitip giden bir aşkın kederini.

Düne kadar en yücesini yaşadım mutluluğun, ayaklarımın altından kayıp gidiyordu toprak, denizlerin ovaların üstünde uçuyordum. Güneş kadar yakındı bana aşk. Güneş kadar sıcak ve parlak. Bıraktın birdenbire, kanatlarım kesildi. Hızla çakıldım yere, boşluğun içindeyim, şimdi hiçbir şeyim.Oysa dünyanın en zenginiydim. Bütün çiçekler bizim için açardı, bizim için ballanırdı meyveler, ekinler bizim için bereketli, sular bizim için çağlardı. Şimdi toz duman içinde kızgın bir çöldeyim. Yönümü yolumu şaşırdım. Sam rüzgarlarına bıraktım gövdemi, sürüklenmekteyim.

Sen bensiz nasılsın, bilmiyorum. Rahat mısın, mutlu musun, bu kadar çabuk beni unutur musun?.. Nasıl birden mazi olursun?

Düne kadar gözlerinden aşkı içtiğim, dudaklarında yüreğimi erittiğim, uğruna bıçaklar çekip dünyaya meydan okuduğum ey sevgili nerdesin? Kimlesin?.. kimlerlesin?.. Kimlerle oynaşır gönül eğlersin? Ben burada, terk edip gittiğin yerdeyim.

Elveda aşkım.. Elveda birtanem.. Elveda sevgilim! Elveda sana..

0

12

Biliyorum sen de seviyorsun beni. Gözlerinden okunuyor, uyku gibi, yağmur gibi, duman gibi aşk dökülüyor gözlerinden. Beni sevmediğini söylerken dudaklarının kıvrımında öyle bir işaret görüyorum ki sevdiğini söylüyor. Elini tutuyorum, elimi iterken elin, yanarak titriyor.

Biliyorum sen de seviyorsun beni. Bazen hiç ses vermiyorum sana, beni çağırıyorsun, adımı sesleniyorsun, yüreğin beni arıyor. Uzaklara giderken beni de alıp götürüyorsun, yoksa bu kadar çınlar mıydı kulaklarım ?. Akşam yıldızına bakarken ben geçiyorum aklından, yıldız birden ışığa kesiyor.

Beklenmedik bir zamanda, umulmadık bir yerde ansızın karşıma çıkıyorsun, gözlerimiz karşılaşınca yüzünü çeviriyorsun. Benim yanaklarım alev alev..senin dudakların nar çiçeği.. bir rüzgar esiyor aramızdan görmezden geliyorsun. En yaşanacak zamanda saatler boşa akıyor, çileler sarıyorsun.

Sevgilim, benim nazlı sevgilim.. Neden bu cefa ? Neden susuyorsun? Aramızda niçin bu kadar insan, neden bu kadar engel koyuyorsun ? Sevgilim her şey bahane.. bütün söylediklerin.. Kelebek kanadı kadar ince, yağmur damlası kadar temiz bir aşk bu.. Korkmana, kaçmana gerek yok.

Sevgilim, biliyorum sen de seviyorsun beni, itiraf etmiyorsun.

0

13

Bir kutu dolusu yasam gönderiyorum sana, sade bir kurdeleyle süslenmis.
Çöz kurdeleyi ve kaldir yavasça kutunun kapagini...

Mavi bir gül koydum içine
Ebedi sevgiyi gör yasa ve hisset diye...

Kocaman bir firça ve bin renk koydum kutuya
Bir cennet resmi yapip içine gir diye...

19 yapraklı papatyalar yerleştirdim
Falında şansa yer bırakma diye...

Düsler serpistirdim gizlice, düs kurmayi unutma diye.
Bir tanede elma sekeri yerlestirdim, içindeki çocugu yeniden tadabil diye...

Boğazın kokusunu, çayın sıcaklığını ve taze simidin tadını koydum içine
İstanbul sevgisini yaşatalım diye..

Günesin batisini, billur suyun sesini, kirmiziyi gelinciklerin safligini, taze ekmegin kokusunu ve bir gülümsemenin sicakligini da sigdirdim.
Ruhlarimiz aç kalmasin diye...

Kutuya biraz da sevecenlik koydum, güçlü ol diye, çünkü acimasiz olan güçsüzdür.
Beyaz bir güvercin uçup kendi kondu kutuya, barisi ve özgürlügü sunmak için....
Kısa dünya hayatında kavgaya yer yok diye...



Bir buket sevgi, bir yudum ask ve yarim bir elma da koymadan edemedim.
Paylasmayi animsayalim diye...

Sevdiklerimize onlari sevdigimizi söylemek için yarini beklemeyelim.
Hemen simdi bunu yapalim diye...

Içtenligi, umudu neseyi, bagislayiciligi, hosgörüyü, saygiyi özgüveni ve açik yürekliligi unutmadim, "Ben" in disina çikip bize ulasabilelim diye...

Son olarak da bir kart ilistirdim kutuya bak bu kartta neler yaziyor.

"Bu kutunun kapagini her kaldirisinda yasamla ilgili yepyeni seyler kesfedeceksin. Yasamak için yarini bekleme, al yasami kollarinin arasina ve simsiki saril yasamdan yalnizca almak yerine ona bir seyler ver.
Kisacasi bütünüyle "Insan" ol.
Unutma yasam dokumasi henüz tamamlanmamis, olaganüstü güzellikte bir duvar halisidir ve sana ait olan boslugu yalniz sen doldurabilirsin. Kimseyi kirmamak ve üzmemek sartiyla istedigin her seyi dene
Bir gün sonsuzlugun bulutlarina oturdugunda ne aklin kalsin geride ne de kirik bir yürek "

Artik kaldir bu kutunu kapagini.....
Gör gerçekleri ve sevgimi...

Ben hemen aşık olmam bilirsin
Önce dolmam gerek Sevgiyle
Paylaşmak gerek iyi ve kötü günleri
Sonra Herşey "Pıt" diye olur
Yıldırım aşkı değildir bu
Bu bir "dolma süreci" dir
Yıldırım gibi başlayan şey
Yıldırım gibi bitmez mi?

O zaman ....

Bırak duygularını serbest kalsın
Sevgi ırmagına set çekmek niye?
Sevgi bir sonsuzluktur
Kullanıldıkça artan, paylaşıldıkça katlanan
Bırak onun muslugunu aksın
Kazanan sen olacaksın
Doldur yaralı kalbimi
Fazlası bırak taşsın
Taşan sudan bırak digerleride faydalansın
Bunlarla mavi,kırmızı ve rengarenk güllerin yer aldığı
Bir "sevgi bahçesi" yapalım seninle
Belki 7 renkli gülüde burada yetiştiririz
Her zamanki gibi "Sevgiyle"

0

14

Sen ağlama yine
güzel gözlüm
kıyamam sana
yine yüzüne güneş vursun hep
asla gölge düşmesin sacının birteline
bütün bunlar sıradan şeyler
sende özel sende güzel
yoksa neye yanar bu yürek kor kor..
her ne kadar bir yanım çocuk kalmışsa
seni düşünüp ağlayaçak kadar
diğer bir yanımda bir o kadar büğüdü
acılarla yoğrula yoğrula
senin uğruna olsa bile
koruyabilmekte beni...
yoksa ben nasıl var olurum
sende biliyorsunki
sabah güneş herkes için doğar ve yine herkes için batar
ama ona ançak bilenler başka bakar...
doğarkende batarkende
ve herkes için birde üztündeki şebnem için konmuştur çiy
ama ona sadece aşık olanlar bakarken ağlar

0

15

ecenin karanlığa en müsait, karanlığın sabahın ışıklarına en akraba
saatlerindeydi..genç kadın kalabalıklardaki yalnızlığınd a öylesine mutsuz
ve öylesine ağır bir kederdeki, kendi iç dünyasıdnaki minik deniz kızına
sarılmış ve onu çeken okyanus kıyısında gezinmeye çıkmıştı..bir elinde
yalnızlığı, dier elinde yudum yudum içtiği şampanyasıyla, geceyi paramparca
eden bembeyaz elbisesinin uzun eteklerinin altında minik minik çıplak
ayakları ıslak kumlarla sevişircesine nereye gittiğini bilmezbir rotasız
gemi misali ilerlerken, yüreğinden taşan göz yaşları genç kadının
yanaklarından süzülüyordu usulcana...yukarıda dolun ay, yıldızlar, köpük
köpük dalgaların türküleri kulağında, ve o türküye vokal tutan ruzgarın
sesine karışan, cır cır böceklerinin nağmeleri...

ıslak gözlerini ay ve deniz köpüklerinin sihri yakamozlardan alamıyordu ve o kumsalın onu nereye götürdüğünüde pek umursamıyordu hani...yalnızdı yapayalnız...içindeki deniz kızı, dolun ay, yakamozlar, dalgalar ve cır cır böcekleriyle adam gibi
yalnızlığın tadındaydı..inceden sicim gibi yağan yağmurda silik geçmişini
yıkıyordu sanki üşümeye başladığını hissediyordu genç kadın ve ağaçların fısıl fısıl
dedikodulaşmalarını duyuyordu ıssız yüreğinde...

işte o kumsalın sonlarına yaklaşmışken üşüyen yüreğiyle bir anda bır ışık, hıckırık, frak etti ve usulcana sese kumsal ateşine yöneldi...köhne bir kayığa sırtını dayamış
beyaz gömlekli gen bir balıkçının ardından yaklaştı gençkadın..önce o
atlantis yürekli şiirlerle dans edip türküler okuyan adamın kumsal ateşinde
yüreğini ısıtıp şampanyasından bir yudum daha içti...ve genç adamın içinde
binlerce kıpırtı, adrenalin çarpıntısıyla, aynı dolun aya, aynı dalgalara,
aynı yıldızlara ve yakamozlara yalnızlığın ona verdiği cesaretle ağlıyor
şiirlerini türkülerini paylaşıyordu davetsiz misafirden habersiz...belkid
eparasızlığındandı adamın ucuz bir kırmızı şarap içmesi...ve gen ç adam
engin okyanusun yetkin ufkuna doğru fısıldaması...

0

16

Sabah erken terminale indim. Çantamı yere bırakıp öylece beklemeye başladım. Bilinçsizce gözlerim etrafı tarıyordu, biliyorum beklemiyordun ama yinede gözlerim seni arıyordu eskiden kalma bir alışkanlıkla... Sen uzun bir zaman önce gitmiştin bu kent de biliyorum ama inatla gözlerim seni arıyordu yine de, arada geçen bunca zamana rağmen...

Soğuktu, Ankara’ya kar yağıyordu, üşüyordum... Benim de düşlerim yağdı Ankara’ya... Ellerimi cebime soktum bir süre öylece bekledim... Sanki biraz sonra bir köşeden çıkıp gelecektin, sadece birazcık geç kalmıştın; koşarak çıkıp merdivenleri gelip sarılacaktın hasretle...

Biliyorum uzaklardasın şimdi .. Kimlerlesin kimbilir, yalnızsın belki de benim gibi şu an..? Oralar da soğuktur belki, üşüyor musun..? hala canını sıkıyor mu, bir ömür tükettiğin bu hayat kavgası..?
Beni sorma! Suyu tükenmiş limanların denizlerine yürüyüp duruyorum hala... Hayatımın sesi kısılmış, yaşlanmış dudaklarımdaki kelimeler, kimse aramıyor, anlamıyor beni... Unutulmuşum anlayacağın...

Beklerken gözlerin geldi gözlerimin önüne, dudakların, duruşun, gülüşün, sevgiyle bakışın... Sonra aklım ayrılığın bir burgu gibi işlediği yüzüne bakmaya, elini tutmaya korktuğum günlere gitti. Burgu ağır ağır işliyordu içime, ağır döndüğü içinde daha çok acıtıyordu...

Yıllardır bu terminale her gelişimde aynı acıyı duyarım, aynı özlemi hissederim, aynı hüznü yaşarım... Oysa aradan uzun yıllar geçmişti ama her şey daha dünmüş gibi gözlerimin önünde canlanıyordu...
Ne zaman bu terminale insem içim burkulur, gözlerim durup durup dolar. Her esen yelde, yağan yağmurda, çağlayan ırmakta, uğuldayan ormanda senin kokunu duyarım...
Her esintide soluğunu hissedip içime ferahlık dolar ve her yokluğunu yokladığımda ruhum sızlar.

Çekip gitmiştin kalbinin bütün kapılarını kapatarak ardında.. Durmadan büyüdü içimde yokluğun. Günler aylar, yıllar geçip gitti ardına bakmadan ama sen yoktun gelmiyordun... Gelmiyeceğini biliyorum beklemem nafile ama yine de köşe başlarına bakıyorum belki bir köşeden çıkar gelirsin diye.. Uzaktasın oysa ki bir ömür kadar... Özlem tek yönlü bir yol işte gidip de dönmeyen...Ve sen bir yel gibi esip gittin hayatımda ardına bakmadan, ben yelkenleri kırık tekneler gibi bakakalmıştım yorgun denizler üzerinde...

Seni ne zaman ansısam bir hüzün şarkısı kırılır kalbimde; hiç unutamadım ki seni zaten, yıllar oldu buraları terkedip gideli, yıllar oldu ayrıyız, dudaklarımız biribirinden uzak, bedenlerimiz, ellerimiz, gözlerimiz uzak. Oysa aşk karşılıklı sevmektir, dokunmaktır, gerçek aşk paylaşmaktır hayatı. Hala kulağım sesinde, gözlerim etrafta seni arıyorum, çok uzaklarda olduğunu ve gelmeyeceğini bile bile... Kırık bir tebessümdür anımsadığım, bir sevda türküsüydü adın... Herkese bir şeyler verilir belki ama ben sana kalbimi verdim... Kalbimi de alıp gittin beraber...

Çekip gittin hayatımdan düşlerimi ve anılarımı sarsarak.. hayatımda artık mutluluk olmayacak, teselli olmayacak. Hep bir boşluk, hep acılar, hüzünler olacak...

Şimdi güz sonu, kışa giriyoruz ben dört mevsim baharı yaşadım seninle. Dört mevsim çiçek açtın kalbimde, taze bir yaprak gibi yeşildin, sevgi çiçeğiydin, üzerine çiğ taneleri düşmüş kırmızı güldün, maviydin, beyazdın bütün renklerde sevmiştim seni...
Seni severken hayatı da sevmiştim ben, dünyayı da,insanları da...

Uçup gitti şimdi sevgi kuşları hayatımda. Günlerin, gecelerin tadı yok. Leylası kaybolmuş bir mecnunum, Hiçbir çöl kabul etmiyor beni artık Soğuk karanlık gecelerde kayıp çocuk resimleridir hüznün bir başka adı. Gittiğinden beri kayıp içimdeki çocuk...

0

17

Sana bu kaçıncı mektup ,gönderilmeyen
Yazıp da okuyamadığım,okuduğumda ağladığım
Bu nasıl bir sevda ki,ağlayıp ta anlatamadım
Anlatayım....
Ellerim nasır,gömleğim ütüsüz
Yamalı pantolonumdan utanır
Sevdalara sığmasa da sesim,haykıramazdım
Senin için en nezih kelimelerden şiirler yazdım
Tarif edemedim diye gönlümün diliyle seni,
Yırtıp attım...........................
Kaç gül kopardım bahçelerden,al
Kaç kez yemin ettim,tamam
Gülümü vereceğim sevgimi söyleyeceğim
Olmadı liseli kız olmadı,anlatamadım
Sen eve dönerken ben bir köşede ,ağladım
Bir bakış çok şey anlatır derler
Anadolu yiğidi sevdalıysa,
Ben sana bakamadım da doyasıya
Gözümden sakındım seni.................
En serin yaylalardan daha,serin
Saçların savrulurken gözlerin ah..gözlerin
Umudun başka gözlerde,ellerin başka ellerde
Düşünsene seni severken deli ce..
Dokunsun başka bir ten tenine
Nasıl anlatayım kıskanıyorum.
SENİ ÇOK SEVİYORUM...................

0

18

Üşüyorum:hüzün şarkıları söyleyen bir Sonbaharın zemheriye dönüşmesinin verdiği, fani bir üşüme hissi değil bu sevdiğim ve ellerim buz kesmiş olmasına rağmen, ıssız bir gecede yokluğuna mahkum bir ruhla seni yazarak unutuyorum üşümüşlüğümü...
Yoruldum artık biliyor musun? Tek taraflı bir hayatı omuzlamaktan, hayatın yükü altında ezilmekten; birilerini arayıp sormaktan, anlatamayıp dinlemekten, sevmekten, seni beklemekten, her yeni güne belkilerle başlamaktan, sadece hıçkırıklarımı kendim duymalarımdan yoruldum ve sefaletin zincirleriyle hapsedilmiş bir aşkın yalnızlığında tükendim. Sabret diye diye erittim sabır taşlarını, bir an ümitsizliğe düşsem hayalin çıktı karşıma, gözlerine baktım ve kendimi yerli yerinde bulunca güzel gözlerinde, güç aldım acıların binlerce çeşidine karşı ama sabredecek gücüm kalmadı, hayalinin gözlerinde duramadım sevgili.
Oysaki nasılda ihtiyacım var sana, bilemezsin. Sarılsan bana bir annenin evladına gösterdiği o kutsal şefkatle, başımı göğsüne yaslasam ve yiten ümitlerimin ayak seslerini duysam kalbinin atışında, içine düştüğüm çaresizlikle birlikte sana sımsıkı sarılırken, sıcaklığını hissedip boğazıma düğümlenen ve içimde yankılanan hıçkırıklarımı özgür bırakıp ağlasam. Sen saçlarımı okşasan bir babanın nasırlı elleriyle oğlunun saçlarını okşadığı gibi ve ben içimdeki zehiri nehir misali akıtsam ne güzel olurdu sevgili. Ama yoksun işte ve ben bunların hepsi bir hayalden öteye gidemiyor, ne acı değil mi? Dostlarım, bugüne dek hayatıma giren tüm sevenlerim, değer verdikçe canımı alan sevdiklerimin yokluğu kadar gerçek yokluğun...
O kadar yalan ki insanların gülümsemeleri, o kadar menfaatperest olmuş ki yeryüzünde herhangi bir anı paylaştıklarım, artık alınacak bir canım, bir parçam kalmadığı için bir anda yok oluverdiler. Bir fotoğraf geldi gözlerimin önüme şimdi, kimdi hatırlamıyorum o fotoğrafı çeken, hatırladığım tek şey var ardında akbabanın olduğundan habersiz bir Afrikalı çocuğun çaresizliği ve resmi çeken kişi intihar etmişti sanırım o anı o karede ölümsüzleştirdikten sonra... Çünkü o çocuk ruhunu akbabaya teslim etmişti. Çaresizliğim o Afrikalı çocuğun ki gibi ve azabım o fotoğrafçınınkiyle aynı derecede acı verici, sevdiğimi sunduğum kim varsa sevgili, hepsi birer birer o akbaba gibi olup çıktı. Ama ben şimdiye kadar savaştım hayalinin sayesinde, bir yerlerde var olduğun ümidiyle yaşadım, seni delice sevdim ve yokluğunda bile seni içimde yaşattım her nefes alışımda... Ta ki, bu yazıyı kaleme aldığım şu ana kadar dayanabildim, bu saate kadar sen gelmedin, ruhumu akbabalara teslim ediyorum, gelsen de kurtaramazsın artık...
Herkes bayram sevinci yaşıyordu sevdiğim. Kim bilir sende yaşadın belki, kutlu olsun geçmiş bayramın ve gelecek olan bayramların ve ben bu bayram sabahı yine sessizce ağladım. Her bayramda olduğu gibi.... Kimsesizdim, çalmadım kimselerin kapılarını, kimsesizliğim kapımı çaldı, kapattım kendimi hücreme, gecenin karanlığına gizlenip çıktım dışarı gece saklar beni diyerek, kimsesizliğimle bayramlaştım, yalnızlığımın elini öptüm, sefaletimi bir tabakta sundum şeker tadında firari ruhuma...
İçini karattım değil mi? Affet beni sevgili, inan ki bunun tek sebebi; kimsesizliğimden, kalabalıklarda bile yalnızlaşmamdan, sefaletimin bana sunduğu çaresizlikten ve bir sen kaldın bu çaresizliğin ortasında tek dayanağım, içimi dökebileceğim, yazarak yaşadığım bir sen varsın, sadece sen anlarsın beni, dilinde zehir zemberek kelimeleri cansız kağıtların bedenine aktarırken sıcaklığını hissettiren ve seni bana getiren kalemimden başka tek sen varsın beni anlayabilen, beni terk etmeyen bir sen kaldın. Affet!
Sonuçta bende insanım, sana toz pembe bir dünya vermek, seninle toz pembe düşler kurmak isterdim. Gerçekliğinle el ele verebilseydim, iyi bir Ferhat olurdum ya da aşk ile yanmaların ötesine geçmiş bir Mecnun olurdum uğrunda, şüphen olmasın. Seninle gezmek isterdim, sen ne istersen alabilmek, gözlerine bakarak geceleri şiirlendirmek isterdim; bir yuvamızın olmasını, çocuklarımızın şen kahkahalarıyla şenlenmek, sen olunca yanımda üzülmelerin bile bir anlamı olurdu eminim. En çok neyi isterdim biliyor musun sevgili? Seni yazmak yerine yaşamak olsaydı kaderimde, ölüm kederlendirmezdi beni, doya doya yaşardım seni ve o an ölümsüzleşirdim.
Kaç zamandır yokum kendimde, kaç zamandır yoksun. Ne ben alışabildim sensizliğe, ne tütün kokusu sinmiş odam alışabildi hayalinsizliğe... İnan çok gücüme gidiyor; öykülerimde can bulan kadınların senin yerine beni sahiplenmesi ve kimsesiz sokaklarda attığım her adımla sen uzaklaşıyorsun sanki, bunu düşündükçe, sensiz kalmak gücüme gidiyor sevgili. Gözlerimi açmak bile istemiyorum, sensiz bir güne başlayacağımı biliyorum ve onulmaz yaralar açıyor ruhumda, gözlerimi açmıyorum bende, tüm dünya beni uykuda biliyor, oysa uykuyu unutalı çok oldu.
Hayalinde can bulan gülüşünü özledim. Kendimde unuttuğum ne varsa bulduğum hayalini özledim. Seni çok özledim, özlemlerim işgal edince yüreğimi, delice bir istekle, Neroncavari bir arzuyla bu şehri yakmak istedim, vazgeçtim daha sonra; eğer ateşe mahkum olursa bu şehir bende yanarım, bilmekteyim yanmaların acısını ama senin bu acıyı bilmeni istemiyorum sevgili. Sen yanmaları bilme, sensizliğimde yanmalarımı bilmediğin gibi... Bilme!
Nasıl da huzursuzum. Evimin çatısına tüneyen bu baykuş, Azrail’in habercisi gibi, ölümün yaklaştığını haber veriyor sanki, annem hastalandı yine, ayağı tutmaz oldu. Ben çaresizim, sefilim ve sefaletime bir aşkla seni dahil etmekten, sonrasında kaybetmekten korkuyorum. Daha bin bir çeşit dert başımda, görsen tanıyamazsın beni, genç yaşta karlar yağdı saçlarıma... Sıkıntılarda sevinçlerin olduğu gibi biz insanlar için. Geçecek elbet bu günler, seni kocaman bir gülümsemeyle karşılayacağım bir gün sevgili. Bekliyorum seni, unutma beklemelerimi. Seni seviyorum.

0

19

Sensiz yaşanılacak olan bir hayata atılmaktan korkuyorum.Böyle bir hayatta ayakta durabileceğimi hiç sanmıyorum.Sonu hiç gelmeyecek gibi görünen yaz gecelerinde sensizlik beni bitirmeyecek de ne yapacak? Seni sevmek mutluluksa,ben çok mutluydum.Senin de mutlu olduğunu düşünüyordum.Bu mutluluğum hiçbir zaman bitmeyecek çünkü ben seni hep seveceğim,sevgi bende var oldukça. Aşık olup da kavuşamamak insana acı verebilir ama ayrılığın verdiği acının yanında hiçbir şeydir.Aşık insanın umudu büyük olur,ayrılığın umudu ise sönük bir ateş gibidir. Gecenin bu saatinde ikimizi sorgulayıp hangimizin suçlu olduğunu bulmak,bir çare olacak mı ayrılığımıza? Suç kimin olursa olsun, o suçun oluşmasına olanak veren daima her iki taraftır. Sevmek çok zor değil,zor olan ;sevgiyi devamlı barındırabilmektir.Arada küçük kaçamaklar olsa da her zaman sevgiye yer bıraktığımı düşünüyorum. Ayrılıklara neden olan en büyük yanılgımız;sevmek ve sevilmek kavramlarına farklı açılardan bakmamızdır.İşin içine saygıyı da almayan bir düşüncenin doğruluğunu kabul etmek bana çok mantıksız geliyor. Her olayda olduğu gibi duygularda da sadece kendi tarafımdan bakmıyorum.Yada şöyle söyleyeyim sadece kendimi düşünerek sevmek ve sevilmek gibi bir düşüncem yoktur. Yaşaman gerekenleri,sevginin hak ettiği duyguları yaşaman için üzerime düşen her şeyi yapmaya hazırım hiç bir karşılık beklemeden.Sonu bana acı verse de yine yaparım.Bugüne kadar ben öyle yaşadım.Doğru mu yaptım yanlış mı?Bilmiyorum. Ama bu yolda yürümeye devam edeceğimi biliyorum. Bu benim hayat felsefemdir.Bundan taviz vermek,kendi değerlerimi hiçe saymak anlamına gelir ki,böyle bir durumda da boşlukta dolanan bir cisim gibi bir o yana bir bu yana savrulacağımı biliyorum. Seni sevdiğim için "seni seviyorum"diye haykırmadım sevgi nedir bilmeyen insanlara.Mutluluğu yakalama şansını yitirmemen uğruna ayrılığı seçtim.Acı veren, zor bir karardı benim için. Gün gelir de bu kararım mutluluğuna bir katkısı olacaksa, bilki ben hiç bir acıyı yaşamadım. Sevmek acı verir, sevmemek de. Sen hangisini yaşıyorsun şu an? Ben seni yaşıyorum birtanem.

0

20

Yasa büründü tüm geceler. Gök kubbe, yıldızlı ihtişamıyla çöktü aşkımın üstüne, aşkın içinde biçare ruhum enkazında kaldı. Senin varlığınla kurduğum ne kadar toz pembe hayal varsa, üzerine siyah boya kutusu ters gelmişçesine siyaha boyandı. Bir an kaçmayı denedim buralardan, sensizlik alıştığım bir durumdu, sensizliğimde hayalin bir avuntu. Şimdi annesinin en sevdiği vazoyu kırmış bir çocuk gibi suçlu hissediyorum kendimi; seni sevdiğimi söylemekte keşkelerim olmasaydı derken kendi kendime, içim buruluyor. Düşünmeden yapamıyorum; bütün servetlerini ayaklarının altına dökerek sana sahip olmayı düşünen insanlar, sırf kendi egolarını tatmin etmek uğruna her şeyi yapmayı göze alanlar, sana mutluluğu da satın alabilirler mi? Gözlerin cezbedici zenginliğin rengarenk görüntüsüyle boyanır, sen ideallerinden vazgeçip, aşkını üç kuruşa satabilir misin ya da sattırırlar mı? Nasıl canım yanıyor bilemezsin, çakıl taşlarıyla dolu bir alanda top oynarken düşen bir çocuğun derisi yüzülen diz kapağından akan kan gibi yüreğim kanıyor. Yakamozlu gecelerde bir başka hayal ederdim seni, yakamozlu geceler bile şaşkın halime, hayallerim siyahı kadife gibi emdi, korkularım aydınlığa kavuştu, bu gece yarısı sabah olmak bilmez. Olsa ne değişir ki sevgili, sensiz olan her sabah sensizliğin üstüne doğan her güneş, ay benim için.

Başlamadan son bulacak sanırım bu aşk hikayesi... Tamamlanamamış bir beste, yarım kalmış bir şiir gibi olmasından iyidir sevgili, başlamadan bitmesi belki her ikimiz içinde en hayırlısıdır. Bunları ben söylüyorum. Savaşmadan yenilgiyi kabul etmeyen bir adamdım halbuki, maneviyatın maddiyata yenilmesine izin vermezdim ben, bana ne oldu böyle bilemiyorum. Bu belirsizlik her geçen gün, yüreğimde daha da şiddetlenen fırtınanın benden bir şeyleri koparıp götürmesine sebep oluyor. Senden, varlığından, gerçekliğinden ve beni hayata bağlayıp, hayallerde seni yaşamamı sağlayan bakışlarından birazcık cesaret alsam belirsizliğe sebep olan bulutları, karanlık dünyanın üstüne güneş gibi doğan o gülüşünle dağıtsan, canımı bile ortaya koyarak savaşacağım ama yoksun işte ve yaşananlardan bihabersin. Şu an yorgun bedeninle masum bir çocuk gibi, melekler gibi uykudasındır, rüya görüyorsun belki de, merak ediyorum sevgili, sende rüyalarında yer veriyor musun naçiz siluetime, sende sevmelerinin en yücesini, aşkların en temizini yaşıyor musun? Seninle yalnız kaldığım o an söyleyebilseydim seni sevdiğimi, sonunun yıkım olacağını bile bile söyleseydim, şimdi böylesine seni kaybetmekten korkuyor olmazdım sevgili. Düşlerime giriyor kaç zamandır; ellerinde paradan oraklarıyla yüreğimde aşkının can suyuyla yeşeren sarı saçlı başaklarındaki her tanesinde aşkımızı gösteren ekinlerimizi yoluyorlar, ikimizi karşılıklı bağlayıp; sıcaklığını bile bilmediğim o pamuk ellerine tütünden bulaşan kolaları alıp gözlerime sürüyorlar, resmen seni bir daha görmemen için gözlerimi dağlıyorlar sevgili.

Ben seni olduğun gibi seviyorum, bu insanlarsa bedenini, ruhunu bir eşya misali satın almak için çaba sarfediyor, bunları gördükçe canım acıyor, tüm bu yaşananlardan habersiz olduğunu düşündükçe, boğazıma düğümlenen ne kadar asi kelime varsa haykırmak istiyorum. Senin ağırlığınca altın verebilirler. Ya ben? Kalbimi, yüreğimin sınırlarına sığmayıp beni biçare eden aşkımı, sana hasret sevgimi verebilirim şu an ki sefaletimle...Seni koluna takıp bir süs eşyası gibi taşımayı düşünen bu zenginler gibi paraya boğamam belki ama sevgiye doymanı, aşkla sarhoş olmanı, aşk ateşiyle yanmanı sağlayabileceğim gibi o ateşte seninle yanmayı göze alırım sevgili.

Yoruldum, biliyor musun? Zemheri ayazında kalmışçasına üşüyorum sensizliğimde... Bir tarafım para değer vermeyeceğini söylüyor, bir tarafımda fırtınalar koparıyor isimsiz korkularım ve sen hiç birini bilmiyorsun. Dayanması en güç acı bu; evladını yitirmiş bir anne gibi feryat edesim geliyor içimden, acısını yüreğine gömen bir baba gibi sessizce ağlıyorum, damla damla sen düşüyorsun gözlerimden, incinirsin diye korkuyorum.

Meydan okurum tek başıma,
Kuşatılsa, aşkımı barındıran yüreğim,
Kafa tutarım tüm dünyaya,
Ölüm gelse keskin kılıcıyla üzerime,
Güler geçerim, sen yanımda oldukça,

Kalemimden kan damlıyor sanki sensizliğimde seni ölümsüzleştirdiğim şiirlerdeki kelimeler ok olup yüreğime saplanıyor yokluğunda ve ben seni öylesine çok özledim ki, ne zaman özlemimi yazmaya kalksam kelimeler kifayetsizleşiyor. Tıpkı sensiz hayatın kifayetsizleştiği gibi.

Hayallere bakarsan sevgili; zaman vuslata beş varı gösteriyor, gerçeklere bakarsan vuslatımız imkânsızlaşıp, aşkımız efsaneleşiyor ve şu an ben sensizliğimde; hayalinle, yalnızlığımla, aşkımla gece yarılarının zifiriliğini yaşıyorum. Bir hücrede mahkum nasıl hasretse güneşe, bende gerçekliğine öyle hasretim sevgili. Ne olur gittiğin o uzun yollardan geri dön ve seni göreyim gün yüzüyle, daha fazla sensizliğe dayanamayacak bu yürek...

Dayanamıyorum, yüreğime gömmek istemiyorum seni, gerçekliğinin başka birine ait olduğunu ve kendini onlara sunduğunu düşünmek istemiyorum. Eğer ki maddiyatı seçerse o yüreğin, işte yıkım o an olur benim için, o an aşkın enkazının altından cesedim çıkar, yatalak olur biçare ruhum, sensizliğimde değil ama bir eşya değerinde başka birine aidiyetinde ben, sen var oldukça yok olurum sevgili. Sessiz feryatlarımı duy gece yarısı, ikimizde uyanığız bak, rüzgar kokunu getiriyor bana, çığlıklarımı da sana getirsin ve yağmur yağsın yarın sevgili, belki o yağmurla bana gelirsin. Seni seviyorum.

0

21

http://www.resimlersokagi.com/data/media/69/Beautiful-Love-Animated-Wal.jpg

0

22

http://img1.blogcu.com/images/y/e/s/yesilbaba/1154956227sevgililer_gunu_2.jpg

0

23

http://winger.azeriblog.com/public/blogs/winger/2009/01/25/1154956280sevgililer_gunu_3.jpg

0

24

http://www.resimyagmuru.com/data/media/22/vv.JPG

0

25

http://www.yeniresim.com/data/media/330/www..yeniresim.com_-_Romantik_Resimler_-_Kalp.jpg

0

26

http://www.sevgilim.net/romantik-resimler/romantik-opucuk-resmi.jpg

0

27

http://www.resimlerden.com/romantik/romantik-sevgili-resmi.jpg

0

28

http://img2.blogcu.com/images/b/e/y/beyazgulum14/siyah_beyaz_ask.jpg

0

29

http://www.yeniresimler.net/data/media/141/romantik2zd.jpg

0

30

 

Aşk Şiirleri
Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma

Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.
Bugün sardunyalarım da açmadı
Belki de küskün renklere
Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım
Sensiz soluyorum anlayacağın
Mavi mavi ölüyorum

Duyuyor musun, orada mısın,
Var mısın, yok musun?
Bir tek şeyi unutma!

Seni sevdim ben.

Yanarak, yıkılarak
Aklıma her geldiğinde ağlayarak....

0

31

 

Aşk Şiirleri
Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma

Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.
Bugün sardunyalarım da açmadı
Belki de küskün renklere
Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım
Sensiz soluyorum anlayacağın
Mavi mavi ölüyorum

Duyuyor musun, orada mısın,
Var mısın, yok musun?
Bir tek şeyi unutma!

Seni sevdim ben.

Yanarak, yıkılarak
Aklıma her geldiğinde ağlayarak....






Aşk benim hiç Senim olmamış

Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya “Konuş konuş konuş” derdin, haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa …?
Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşk(ın) şehri olmalı artık, yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer, zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı, bende yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış, sanki bizi hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi. Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti, Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan,
Sanki benim hiç senim olmamış gibi…

0

32

Sen baharın yağmurla getirdiği özlemdin içimdeki, sen çiğ tanesi kadar saf ve ne olduğunu asla anlayamadığım yanımdın benim ve denize düşüp de ıslanmaktan korkutan bir savaştın yüreğimde... Özlemini her gece koynumda hissettiğim ve hiçbir zaman seni sevmekten vazgeçmediğim için özeldin. Sonra gözlerle yüzüme baktığında ya da her kavga edişimizde fırtınalar kopardı yüreğimde, sen hiç bilmezdin

0

33

[color=green]Sana akıyorum kaygısızca ve hiçbir şey bunu engelleyemiyor ve geri çeviremiyor bu akışı. Çünkü sen her tarafımdasın. Sağımda, solumda, arkamda, karşımda... Ne yana dönsem, ne yana yol almaya kalksam, ulaşacağım son nokta sensin, orada yalnızca sen varsın... Sana akıyorum, çünkü senin yolunda gidiyorum, attığın adımları takip ediyorum sorgulamadan[/color]

0

34

ASK BIR SUDUR IC IC KUDUR  :love:  :flag:

0

35

Bencede  Sevda :))) Icdikce  Icmek  Istiyorsun:)

0

36

Sen daha gelmeden
Sevincim
Masanın örtüsüyle
Koyu yeşil camların üstündeydi
Kafamdan şimşek gibi bir umut geçiverdi
İlk kez nedensiz, keyif için bir yüreğe dokundum
Düşünmek dengeyi ölçeğinde tartmak mıdır
Düşünmeyi kaskatı vurdum.
Artık hem uygar hem ilkelim

Yıllardır böyle zorlu olmamıştı kış
İçimde soğuğun ve yalnızlığın acısı
Bir buzdağı gibi serpilmeden Titreyerek bahar
İlk yağmurunu dün gece
Toprağa döküverdi.
Bir dostun yolladığı
Mor menekşeleriyle de
Bu kez
Utanarak çiçeğini gönderdi.

(Atların toynaklarında, meydanlarda değil savaş.Bir sele zeytin gibi yemyeşil, insana sunuyor onu doğa. İlk çekirdek insanda. Kanla dolu, avutulması olanaksız yüreğimiz. Ağaç tomurcuğa kesiyor. En ilkeliyle, biz çekirdeğiz.)

Burada bütün kuşkularımla
Bilmem kaçıncı ağırlığında gecenin
Yüzündeki benleri sayar gibi
Yanlışlıklar güzele durdu, güzelim.

(Gizlemek mi istiyordun? Uzun trenlerin uzun camlarından kardan çiçeklere dek.. Neşeyle ıslık çalan bir kamyonete ve iki dağın arasındaki kıvrılan şoseye dek..Konuşmaktan daha tehlikeli değildir susmak. Düşünmemek için konuş. Düşünmemek için ver tutamadığın sevgini.Ben ilk kez böylesine yumuşacık ve edilgenim.)

Bütün hızıyla koşuyordu önceden
Ayrılık senin yanındayken de..
Akşam birden bastırdı.

Ne aynaya yapışmış
Senin çingene karanfilin
Ne benim elverir diyemediğim
Yaklaşan, tutsaklıktan beter
Korkum geçebildi
haykırışını gençliğimin.

(Unutmayı öne aldık. Korkmadık unutmaktan. Dinsel törene girercesine, avuçlarımızdan gözlerimize onarılmaz gücü serptik. Bu beden yaşlılık, bu beden hastalık ve bu beden ölümken, inanç doruğuna yine onunla sıçradık.)

Uyuyor yaşam
Rüzgarsız.
En çukurdaki
Ağaç gibi
Onu bol ışığıyla yaşamın
Biz uyandırdık.

0

37


  Aşk iki Kişiliktir 

Değişir yönü rüzgarın
Solar ansızın yapraklar.
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar.
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini,
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.

Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden
Binlerce yıl uzaklardadır
Binlerce kez dokunduğun ten.
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.

Avutamaz olur artık
Seni bildiğin şarkılar.
Boşanır keder zincirlerinden
Sular, tersin tersin akar.
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar.
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.

Yitik bir ezgisin sadece,
Tüketilmiş ve düşmüş gözden.
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken.
Çünkü, hiç bir kelebek
Tek başına yaşamaz sevdasını.
Severken hiçbir böcek,
Hiç bir kuş yalnız değildir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.

0

38

Sevdiğin Kadar Sevilirsin 

Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç

Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin

Yaşadıkların kar sanma...
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna
Ne kadar yaşarsan yaşa
Sevdiğin kadar ömrün

Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma herşeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin

Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın.
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendigi kadar inansın

Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiliye hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneş'in seni ısıttığı kadar sıcak

Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin
İşte budur hayat işte budur yaşamak

Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun

Çiçek sulandığı kadar güzeldir.
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin.

Bunu da öğren;
SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN!!!

0

39


  Mehtabım Olsan   

Karanlık gecede mehtabım olsan
Süzülsen o hayal sessizliğinle
Dilinde nağmeler elinde keman
Okşasan ruhumu güzel sesinle

Özge canım olsan gönül yoldaşım
Bir ömür dizinde dinlense başım
Akarsa uğruna aksın gözyaşım
Yakarsa ateşler yaksın elinle

Bir daha sönmesin içimde közün
Bir daha çalmasın kapımı hüzün
Çiçekler açtırsa gülünce yüzün
Dağılsa efkarım gül nefesinle

Kimse okşamasın al yanağını
Öpmesin başkası gül dudağını
Bana bağışlasan gönül bağını
Sevgiden bir yuva kursak seninle

0

40


  Hasret Çiçeğim   

Yağmurlar düşerken körpe bağına
Süzülür damlalar gül yaprağına
Takılıp gurbetin hüzün ağına
Bir sen mi solarsın hasret çiçeğim

Sarıp dikenlere gönül acını
İndirme başından ümit tacını
Rüzgarda savrulan ipek saçını
Bir sen mi yolarsın hasret çiçeğim

Eserken başında bahar yelleri
Okşarsın hasretle açan gülleri
Andıkça geldiğin ırak yerleri
Bir sen mi dolarsın hasret çiçeğim

Seller feryad eder dağlar ses verir
Bir ömre bir sevda sanma az gelir
Şimdi her gönülde bir ah yükselir
Bir sen mi ağlarsın hasret çiçeğim

Denizler dalgalı alınlar sisli
Yollar sıra sıra engel dizili
Herkesin ateşi içinden gizli
Bir sen mi yanarsın hasret çiçeğim

Coşkun akan seldim duruldu kalbim
Gurbet eller gezdim yoruldu kalbim
Aşkın hançeriyle vuruldu kalbim
Bir sen mi kanarsın hasret çiçeğim

0

41

Birtanem 

Dalga ile kıyının aşkını bilir misin?

Öncesinden başlayıp, sonsuza giden dalga,

Hep aşka kavuşma özlemiyle atılır kıyıya

Dalga seven, kıyı sevilendir

Dokunur parmaklarının ucuyla sevdiğine dalga,

Ve döner hep geriye

Bilir kavuşamayacağını ama hep koşar kıyıya

Her bir dokunuşunda aşkına verir bedenini hesapsızca

İşte, ben de seni böyle severim birtanem.

Birtanem,

Bilir misin dağ başında açan uçurum çiçeklerini?

Bilirler görünmeyeceklerini...

Sevilmeyeceklerini...

Koklanmayacaklarını...

Okşanmayacaklarını...

Ama inatla açarlar aşkla, sevgiyle, özlemle

Hep beklerler gelmeyecek sevgilinin onu kucaklamasını

İşte, ben de seni böyle beklerim Birtanem

0

42

  Ölesiye Özledim   

Bu gece hep yanımdaydın benim
Işık oldun karanlık geceme
Hayalin canlandı gözlerimde
Bu gece seni ölesiye özledim

O an vakit dursun istedim
Her kapı çalışında gelmeni diledim
Duvarlarla konuştum sen diye yine
Bu gece seni ölesiye özledim

Sessizlik ve sensizlik var bu odanın içinde
Dışarıda uğultulu bir ayz var sevgilim
Gelmeni istedim dışarıdaki yağmurla birlikte
Bu gece seni ölesiye özledim

Dün gece sensiz geçti yine
Umutlarım tükendi gözyaşlarımla birlikte
Sel gibi akıp geçtin gönlümden
Dün gece seni ölesiye özledim

0

43

ask bir yalakdi icine dusen salakdi    bence dogru demisler ))) :cool:

0

44

Gul ne guzel konustun sen ogle :D

+1

45

Prenses eline saglik cok guzel yazmishsin :cool:

0

46

[font = Comic Sans Ms] [size = 14] [b] [i] [color = red] bensiz burda ne İşiniz vardı: D Şaka Şaka:))  Tesekkur Sevimlim:) )) Crazy ye bak :)))[/ color] [/ i] [/ b] [/ size] [/ font]

0

47

Aşk benim hiç Senim olmamış

Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya “Konuş konuş konuş” derdin, haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa …?
Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşk(ın) şehri olmalı artık, yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer, zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı, bende yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış, sanki bizi hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi. Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti, Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan,
Sanki benim hiç senim olmamış gibi…

0

48

а разве плохо)))) пусть выкладывает)))) мне нравиться)))) только переименовать бы)))) а так здорово))0 :cool:

0

49

ya vam ocin prashu ne stavti suda fotki plizzzzz eta mesta ne dlya fotki arkroytu noviy tema ashk fotaqraflari i stavti tudaa

0

50

PriNcEsS написал(а):

PriNcEsS

ben senin fikirlerinin bazilariynan raziyim amma bezileriynan yok shimdi ban sene anlatirim ashkin ne olduqunu

0

51

Что такое любовь?

Любовь это забвение себя

Что такое любовь? А что такое Бог? Я вспоминаю, как Григорий Богослов в четвёртом веке сказал, что если собрать всё-всё, что мы знаем о Боге в одну книгу, то мы получим идола, а не Бога. Нам очень дороги формулировки, но есть территория, где любое название будет сужать значение.

Любовь – это место, в котором тебя самого нет вообще, нет ни капельки, а есть – только тот, кого любишь.

Меня поразило, когда узнал, что слово «свобода» своими английскими и немецкими корнями уходит в древне-санскритские слова «любить», «быть любимым»… Вот так носители исчезнувшего языка понимали, что есть предельная свобода – это свобода от себя самого – то есть как раз любовь. Вся прочая «свобода» – всё равно ввергает в кучу разных несвобод – потому что много хочется и уже от всего того, что хочется, очень зависишь.

Митрополит Антоний Сурожский, которого я обожаю, рассказывал, как однажды к нему привели мальчика – он был не в себе, сумасшедший, и родители мальчика сказали владыке Антонию: «Понимаете, умер его папа, а он не верит. Ему много раз объясняли, а он не верит». И Сурожский вместо того, чтобы убеждать мальчика, спросил его: «Почему ты, когда люди говорят тебе, что видели, как отца хоронят, утверждаешь, что он всё же не умер»? А он ответил: «Он не умер, потому что никогда не жил».

Отец мальчика не жил, потому что вся его жизнь была подчинена быту, заботам по дому, телевизору, работе, успехам на ней…

Иногда я себя спрашиваю, когда в своей жизни я переживал Царствие Небесное, когда я был очень-очень счастлив, когда я ЖИЛ, что это были за моменты? И я отвечаю себе, что это было тогда, когда я умел забыть себя, когда целиком переносился в другого человека. Это и было жизнью. Это – я любил.

В отличие от человека, который то живёт, то просто существует, мир вокруг, кажется всегда, живёт. Воздух, дерево, небо – обладают такой цельностью, такой интенсивностью жизни, они ведь, никогда ничего не откладывают на потом, они всегда присутствуют здесь, сейчас, целиком… Эта цельность – тоже любовь.

Этой цельности можно учиться у мира вокруг. Человек слишком раздроблен, а мир вокруг – всегда целен. Но пока человек цельным не станет, пока разные кусочки себя не соберет в одно, пока не добёрётся до какой-то своей предельной глубины – весь мир будет для него маленьким… Он и любить не сможет, потому что любовь взрывается на той твоей глубине.

Мир вокруг не думает о себе, мир вокруг себя отдаёт. Вот что происходит, когда становишься сам цельным – начинаешь отдавать. Простите, что так много говорю, а ведь дело всего лишь в трёх евангельских словах: «Бог есть Любовь».

Когда любишь женщину, этой любовью начинает просвечивать весь мир вокруг. Ведь это не оттого, что женщина собой всё заполонила, хотя такое бывает, но это другое, не любовь, это оттого, что любовь к ней, желание отдать себя и свою жизнь этому человеку ввергли тебя в такие глубины себя самого, в такой уровень самозабвения, что ты больше самим собой ничего себе загораживаешь, и тогда во всем уже видишь Бога – Любовь.

Я проверял это много раз. Любовь – может просвечивать в каждом миллиметре мира вокруг, и ты не убежишь от этого света. А может не показывать носа, если смотришь только на себя.

0

52

Что такое любовь? Для себя самый верный признак любви я нашёл у апостола Павла: «радуйтесь и радующимися и плачьте с плачущими». Когда радость человека подлинно становится моей радостью, когда всё, что его радует, радует меня, а его боль становится моей болью, здесь есть любовь. На более низком уровне я сказал бы – это сопереживание.

Любовь между мужчиной и женщиной – это не какая-то особенная любовь, которая принципиально отличается от других видов любви. От любви между матерью и ребенком, между друзьями. Это та же самая любовь, только немного с другим оттенком. И поэтому узнать ее можно так же, как и любую другую любовь.

Я много размышлял, как понять в отношениях двоих людей, любовь это или не любовь…

Один из признаков – то, что людям хорошо вместе. И плохо друг без друга. «Я его очень люблю, но лучше бы он был подальше» – это не любовь. Но и этот признак спорный, потому что неизвестно, люблю ли я человека или то удовольствие, которое получаю от общения с ним.

Для себя самый верный признак любви я нашёл у апостола Павла: «радуйтесь и радующимися и плачьте с плачущими». Когда радость человека подлинно становится моей радостью, когда всё, что его радует, радует меня, а его боль становится моей болью, здесь есть любовь. На более низком уровне я сказал бы – это сопереживание. На более высоком, полном уровне – его жизнь становится моей жизнью, его чувства – моими чувствами. Всё, что происходит с этим человеком, меня касается на самом глубинном уровне.

Сплошь и рядом в классической литературе, да и в жизни, мы встречаемся с ситуациями, когда люди считают, что они любят друг друга. Болезненно переживают, если на какое-то время расстаются. Но при этом всё их общение, вся их близость происходит в какой-то узкой части их жизни. А во всём остальном они почти чужие. Он начинает о чём-то говорить – а ей это скучно. Её что-то взволновало, а он считает это неважным. Один из двоих может даже посмеяться над тем, что другого трогает. Это опасно.

Как узнать, что это именно тот человек, с которым ты сможешь прожить всю свою жизнь в любви? Критериев я таких не знаю, но единственное могу сказать: не спешите к венцу. Нужен опыт общения.

Тысячелетняя практика, когда люди сначала обручались, и только спустя определенное время приходили к венцу, была оправданной. Изучали друг друга достаточно долго. Не несколько лет, конечно, но несколько месяцев. Хотя бы полгодика поживите самой тесной жизнью, исключающей, конечно, физическую близость.

Некоторые считают, что надо во всех отношениях сблизиться, но я считаю, что всё-таки в интимные отношения во всей их полноте вступать до брака – это неправильно. Полгода – это достаточный срок, если люди проводят вместе достаточно много времени, чтобы увидеть себя, увидеть друг друга в обыденной обстановке.

0

53

Aşk...
Üç harften oluşan, kısacık bir sözcük dilimizde... Bu denli kısa olup da, söylendiğinde, okunduğunda ya da duyulduğunda insanın dikkatini çeken, içinde bir şeyleri kıpırdatan... Bu denli kısa olup da, uğrunda ölünen, öldürülen, kişiyi yemeden içmeden kesen ya da deli olunan bir durumu anlatan kaç sözcük vardır ki... Eğer aşk, salt bir sözcük olsaydı; yaşanan bir gerçekliğe delalet etmeseydi, bu kadar bizi ilgilendiren ve etkili bir kavram olabilir miydi ki...
Aşk… ?
Yanıtına sığındığımız bir soru daha…

Aşk her toplumda vardır ama yaşanış renkleri farklıdır. Bunların renklerini birbirinden ayıran ise, bireylerin içerisinde yaşadığı toplumsal, kültürel koşullar, bireylerin yetişme tarzları ve çocukluk yaşantıları, kişilik özellikleri, değerleri ve tercihleridir.

Tarihsel ve güncel anlamda, aşkın yüzlerce, binlerce tanımı yapılmıştır ve gelecekte de yenileri eklenecektir bunlara. Keza yine aşkı konu alan binlerle ifade edilecek şiirler, öyküler, romanlar yazılmış; oyunlar sahnelenmiş, türküler yakılmış, şarkılar söylenmiştir. Ressamlar, ellerinde fırçaları ve paletlerindeki renklerle, tuvale aksettirmeye yeltenmişlerdir onu.

Aşk, yalnızca sanatın ve edebiyatın farklı alanlarında değil, felsefede de işlenmiştir. Filozofların bazıları aşk’ı bir varlık olarak ele alıp, “aşk nedir” sorusunu yanıtlamaya, onun neliğini ortaya koymaya ve belirlemeye girişmişlerdir. Bunlardan bazıları makaleler yazmış, bazıları daha kapsamlı çalışmalar yapmıştır. Schopenhauer’in Aşkın Metafiziği, Afşar Timuçin’in Aşkın Diyalektiği, yine yaklaşık olarak aynı kapsamda değerlendirilebilecek olan Alain Finkielkraut’un Sevginin Bilgeliği, Herbert Marcuse’un Eros ve Uygarlık, Erich From’un Sevme Sanatı, bu çalışmalardan bazı örnekler olarak sayılabilir.

Bunların yanısıra, bilim alanından da, özellikle psikolog ve psikiyatristler aşk üzerine çalışmalar yapıp eserler ortaya koymuştur.

İster bilimsel, ister sanatsal, isterse felsefi anlamda ele alınsın, aşkı bir varlık, bir olgu olarak gören ve belirlemeye yönelen her girişimin temelinde, buna girişen bireyin, kendi öznel, deneyimleri ya da deneyimsizlikleri; anlamlandırmaları, yanılsamaları, hayalleri; içerisinde yaşadığı koşullardaki tercihlerini hem kendisi hem de diğerleri nezdinde meşrulaştırma çabaları vardır. Bu çaba, kendilerinin, yani öznelliklerinin paranteze alındığı, hatta, sanki hiç yokmuş gibi algılanmasına olanak veren genelleşen belirleme ve önermelerde bulur ifadesini... Yapılan tanımlarda daha da belirgindir bu özellik... Bundan dolayı yapılan her genelleme öznelliği aşma yada gizleme çabasıdır. Çünkü bilinmesini, sorgulanmasını, alenileşmesini istemez kendi yaşantısının...
Örneğin;
“Aşk şiddettir.”
“Aşk tutkudur.”
“Aşk iradedir.”
“Aşk iradesizliktir.”
“Aşk uysallıktır.”
“Aşk sahibine yaltaklanmaktır.”
“Aşk kediliktir.”
“Aşk ihanettir.”
“Aşk köpekliktir.”
“Aşk sadakattir.”

Tanımlarının her birinde gizlenen bireysel yaşantılar ve bunlara dayanan öznel anlamlandırmalar vardır. Ancak tanımın genelliğinden dolayı, bunları okuyanlar, bu tanımları verenlerin/yapanların bireyselliğini düşünmez bile... Oysa bu tanımlar, gerçekliğini esas olarak, tanımı yapanın, adına “aşk” dediği ilişkide bulur. Daha ötesinde değil... Acaba yaşanan gerçek bir aşk mıydı? Okuyan bilebilir mi ki bunu...

Aşk’ı varolana aşkın kılmaya çalışmanın anlamı da gereği de yoktur. Aşk metafizik bir şey olmadığı gibi, herhangi, sıradan denilebilecek bir şey de değildir.

Aşk ilişkidir

Ne var ki her aşk, karşılıklı yaşanan gerçek bir ilişkiye dayanmadığı gibi, her ilişki de aşk değildir. Adına aşk denilen ilişki, diğer tüm insan ilişkilerinden farklıdır. Hem öznesi ve özne/nesnesi hem de yaşanışı açısından...

Aşk ilişkidir’ önermesi, “nedir” sorusuna genel bir yanıt olsa da, kendi başına açıklayıcı değil elbette. Bundan dolayı sorular sormak gerek yükleme. Aşk nasıl bir ilişkidir? Aşk neden bir ilişkidir? Bu ilişkiyi diğer insan ilişkilerinden ayırıcı ve ayrıcalıklı kılan nedir? Soruları çoğaltmak mümkün ama, gerek yok şimdilik...

Aşk, düşünsel, duygusal, bedensel boyutuyla, öznenin özne/nesnesini bütünsel anlamda fethetme ve onun tarafından fethedilme isteğine dayanan bir ilişkidir. Öznenin, özne/nesnesiyle buluşamadığı ya da özne/nesnenin idealleştirildiği yerde, gerçek, yaşanan bir aşk yoktur. Ki “platonik aşk” denilen ve giderek hastalıklı bir hal alan bu durumda gerçek bir aşktan değil, saplantılı bir bilinç halinden söz edilebilir yalnızca... Çünkü ortada ilişki yoktur. İlişkinin olmadığı yerde de aşk...

İnsanın hem en güçlü, hem de en zayıf olduğu ilişkidir aşk... Çünkü çırılçıplak yaşanır; düşünsel, duygusal ve bedensel boyutuyla... Teklifsiz, beklentisiz, çıkarsız ve ikircimsiz yaşanır. Ki orada, ne bir gonca gülün gölgesine yer vardır ne de bir kuş kanadının...

Eğer bunlar, “acaba”, “ama”, “ancak” gibi sözcüklerle peydah olursa bir ilişkide, biline ki aşk sırra kadem basmıştır çoktan... Ve onun adı artık aşktan başka her şey olabilir... Ama asla aşk olamaz.

0

54

Aşk, iyi geceler öpücügünü uzun tutmaktir. Beklentidir.
Aşk, delicesine flört ederken yanindakinin hiçbir sey yapmama hakkini teslim etmektir. Saygidir.
Aşk, zaaflariniz oldugunu ortaya çikarir. Kabullenmektir.
Aşk, simdi zamani degil diye beklemeyi bilmektir. Sabirdir.
Aşk, saçlarda baslayip topuklarda biten bir gezintidir. Kesiftir.
Aşk, Seviselim demeden sevismek, yanindakinin ne istedigini bilmektir. Anlasmaktir.
Aşk, baglandigini sandiginda, karsindakine hayir deme sansini tanimaktir. Inceliktir.
Aşk, korumaktir. Sorumluluktur.
Aşk, ciddi bir tokalasmayi kikirdamaya dönüstürmektir. Mizahtir.
Aşk, durma yoksa seni öldürürüm lafini duymaktir. Şehvettir.
Aşk, evinizdeki her seyin yerinin degistirilmesini kabullenmektir. Teslimiyettir.
Aşk, sevgilinizin ne oldugunu bütün çiplakligiyla görmektir. Gerçektir.
Aşk, saatin kaç oldugunu bilip aldirmamaktir. Neşedir.
Aşk, sizi kucaklayan kollarin, gittikçe daha çok sarilmasidir. Mutluluktur.
Aşk, gecenin bir vaktinde sen uyu, benim gitmem gerek dediginizde, uyanik kalip seni biraz daha görmeyi tercih ederim cevabini almaktir. Sicakliktir.
Aşk, tanidiginizi zannettiginiz insanin yeni yanlarini kesfetmektir. Tazeliktir.
Aşk, uyandiginizda rüyanizi yaninizda bulmanizdir. Düslerin gerçek olmasidir.
Aşk, kocaman yatagin üçte birine sikismaktir. Yakinliktir.
Aşk, evin anahtarkidan bir kopya daha yaptirmaktir. Güvendir. Yatagin üçte birine sikismaktir. Yakinliktir.
Aşk, evin anahtarkidan bir kopya daha yaptirmaktir. Güvendir.
Aşk, hosçakal dedikten sonra tekrar karsilasacagini bilmektir. Kaderdir.
Aşk, gerindiginde sizlayan vücut lafinin anlamini bilmektir. Derstir.
Aşk, ecza dolabini açtiginda, dismacunu kapagini kapatilmamis bulmaktir. Uyumdur.
Aşk, hosçakal dedikten sonra tekrar karsilasacagini bilmektir. Kaderdir.
Aşk, gerindiginde sizlayan vücut lafinin anlamini bilmektir. Derstir.
Aşk, ecza dolabini açtiginda, dismacunu kapagini kapatilmamis bulmaktir. Uyumdur.
Aşk, pencereden disariya baktiginda kiminle oldugunu hatirlamaktir. Düsüncedir.
Aşk, rüzgarin agaçlarin arasinda dolasirken çikardigi sesi dinleyip sevgilisinin yaninda olmadigina hayiflanmaktir. Yalnizliktir.
Aşk, asla anlatilmayacak hikayelerdir.

0

55

AŞK ISLANDIĞININ FARKINA VARMADAN YAĞMURDA YURUMEKTİR...

0

56

А знаете ли вы что такое Любовь? ВсеОтветы.ru помогут разобраться в этом вопросе и дать определение этому чувству. Это волшебное, магическое, оно манит нас и волнует всю жизнь. Полностью понять, что такое любовь очень трудно, до конца не возможно это понять. Любовь нельзя увидеть, потрогать, услышать, понюхать. Мы можем только почувствовать или ощутить это светлое чувство.
Любовь

Любовь это слияние двух начал: женского и мужского. Это чувство мы бережем, как самое дорогое, что у нас есть. Каждый день это чувство растет, развивается. Мечтая о любви мужчины, боятся ее. Они называют это светлое чувство сексом, как бы защищая себя от душевной боли. Люди никогда не любившие завидуют другим, они злым словом, грубостью, сплетнями пытаются убить это чувство. Только зародившаяся Любовь это слезы и счастье, это восторг в глазах, бессонные ночи, мечты. Влюбленный человек наделяет любимого самыми лучшими качествами, недостатки он просто не видит. Вы никогда не задумывались, почему многие из нас влюбляются в школе в своих учителей, ораторов, известных людей. Вы будто приоткрываете окно в мир, полный секретов и тайн.

Со временем любовь перерастает в эгоистическое чувство, многие начинают говорить – «Я так люблю его, а он меня просто не замечает». Многие начинают ругаться, грубить, начинается уничтожение любви.
Виды любви

Существует множество видов Любви.
При юношеской любви вам хочется всегда быть вместе, все делить между собой, демонстрируете на людях свои чувства. При дальнейшем развитии такой любви наступает момент разочарования.
Зрелая Любовь. Это чувство пережившее все этапы. Заботливая, мудрая, оберегающая, понимающая.
Зависимая любовь или «наркоманическая любовь». Это чувство вызывающее "жажду", "голод" по "любимому". Это дурманящее чувство, как алкоголь или наркотик, может быть не взаимным и взаимным. Таким видом любви страдают многие, но это просто зависимость, которую принимают за большое чувство. Также можно относиться к любимой чашке или другому предмету. Мы тянемся к тому, что дает нам наслаждение. Все мы любим вкусно поесть, красиво одеваться, читать, путешествовать, и т.д. Это чувство мы называем любовью.

Психологи на вопрос, есть любовь или нет, отвечают, что да, существует, но оно не должно приносить страдания. В кабалистических книгах, говорится, что Любовь единственное положительное чувство в мироздании. Это чувство движет, связывает все части мироздания. Когда вас любят, можно забыть о себе, просто отдать себя в его руки. Не нужно ничего делать, вы чувствуете себя спокойно и безмятежно. Ощущая желание любимого, вы стремитесь заботиться о нем. Благодаря этому влюбленные ни в чем не нуждаются, все их желания мгновенно сбываются. Получается, что, отдавая, ты получаешь все, что нужно! Чувствуя это, мы ощущаем счастье, блаженство и спокойствие.
Любовь - это...

После опроса проведенного исследователями, были получены такие ответы на вопрос: «Что такое любовь?».
- Любовь - это чувство когда человек отдает большую часть любимого блюда, жареной картошки, при этом, не прося, что-то взамен.
- Любовь - это когда ты улыбаешься, даже когда ты устал.
- Любовь - это те моменты, когда щенок ваше лицо лижет, даже тогда, когда ты оставила на весь день его самого в доме.

Ответы детей только подтверждают, то, что душа человека знает о таком чувстве уже давно. С годами, вырастая, почти все забывают об этом. Но такое происходит только для того, чтобы вновь обрести это чувство, будучи взрослым и осознать его. Люди созданы из эгоизма специально, чтобы наслаждаться, чтобы затем раскрыть противоположное чувство, от эгоизма к любви, к самонаслаждению, чтобы раскрыть Любовь.

0


Вы здесь » TURKEY-CHAT » Что такое любовь?(Ashk nedir?) » Что такое любовь?(Ask Nedir?)